16 Mart 2015 Pazartesi

                  

                          BUHARLAŞMA, KAYNAMA VE YOĞUŞMA NE DEMEKTİR  ?  


Yıkadığımız çamaşırlarımızın ve ıslak ellerimizin zamanla kuruduğunu görürüz. Bu olaylar esnasında madde ısı alarak sıvı hâlden gaz hâline geçer. Bir maddenin ısı alarak sıvı hâlden gaz hâline geçmesine buharlaşma denir.
Buharlaşmanın olabilmesi için madde çevresinden ısı alır. Bu yüzden madde ısınırken çevresinde soğuma olur. Örneğin, elimize kolonya döktüğümüzde kolonya elimizden ısı alarak buharlaşır, elimiz ise ısı verdiği için elimizde serinleme hissederiz. Aynı şekilde denizden çıktığımızda ıslak olan tenimizde bulunan su, vücudumuzdan ısı alarak buharlaşır. Bu durumda vücudumuz ısı verdiği için üşüdüğümüzü hissederiz.
Günlük yaşamda tuz elde edilmesinde, salça ve reçel yapımında ve konsantre meyve sularının üretiminde buharlaşma olayından faydalanılır.
Buharlaşma ve kaynama olayları birbirinden farklı olmasına rağmen genellikle birbiriyle karıştırılmaktadır. Sıvılar her sıcaklıkta buharlaşır ve buharlaşma sadece sıvının yüzeyinde olur. Sıvılar ısıtıldığında buharlaşma miktarı artar. Bir süre sonra sıvının içerisinde kabarcıklar oluşur. Bu kabarcıklar sıvı hâlden gaz hâline geçen buhardır. Bu şekilde, buharlaşmanın en hızlı olduğu duruma kaynama denir.
Örneğin makarna yapmak için suyu ısıttığımızda buharlaşma her sıcaklıkta gerçekleşir. Ancak bu durum, suyun kaynadığı anlamına gelmez. Yeterli buhar oluştuktan ve suyun sıcaklığı belli bir noktaya geldikten sonra kaynamaya başladığını görürüz. Buharlaşma sadece yüzeyde, kaynama ise sıvının her tarafında meydana gelir. Ayrıca buharlaşma her sıcaklıkta olurken, kaynama belirli bir sıcaklıkta olur. Bu nedenle saf maddelerin belirli bir kaynama noktası vardır. Deniz seviyesinde su 1000 C’de kaynarken, etil alkol 780 C’de kaynar. Buharlaşma olayının tersinde ise, madde ısı vererek gaz hâlinden sıvı hâle geçer. Bu olaya yoğuşma denir. Su buharından yağmur oluştuğunu, kışın evimizin camlarının buğulandığını, buzdolabından çıkardığımız şişenin yüzeyinde ve çimlerin üzerinde su damlacıklarının oluştuğunu görmüşsünüzdür. Bu olayların sebebi, havada bulunan su buharının soğuk bir ortamla karşılaşıp yoğuşmasıdır. Benzer şekilde, yemeklerimizi pişirirken oluşan buhar da soğuk olan tencere kapağına çarparak yoğuşur. Böylece kapak üzerinde su damlaları oluşur. Yoğuşma sırasında maddeler ısı verdiği için çevreleri ısınır.


Naftalini günlük hayatımızda tuvaletlerde koku gidermek ve elbiselerimizi güvelerden korumak için kullanırız. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar naftalinin bitkinlik, halsizlik, mide bulantısı, baş dönmesi, kusma, bayılma gibi rahatsızlıklara sebep olabileceğini göstermiştir. Bu nedenle naftalinin, sağ- lığımıza zarar verme ihtimaline rağmen giysilerimizi güvelere karşı korumak için kullanılıp kullanılmaması gerektiği tartışılmaktadır. Bu tartışmaların bir sonucu olarak mor kekik, lavanta, sedef ve çörek otu gibi doğal bitkilerin naftalinin yerine kullanılması önerilmektedir. Ancak naftalinin ucuz ve kolay elde ediliyor olması hâlâ kullanılmasına neden olmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder